| |
hayatı
I resimleri I hakkında yazılanlar I
eserleri I son not I o'na
dair linkler
Virginia Woolf'un Hayatı
Virginia Woolf adı, akla değişik resimler getiriyor. Çoğu olumlu, bazıları
olumsuz.
Virginia Woolf, 28 yasında, resmi görevlilere nanik yapan bir
eğlence düşkünü; suratını isle karartmış, sakal-bıyık takıp, kaftan ve türban
giyip erkek kılığına gırmış, Habeşli prens taklidi yapıyor. Güya çok ciddi bir
diplomatik hayatın uyası, hiç ağzını açmıyor, H.M.S. Dreadnought gemisinde
törenle karşılanıyor, suç ortakları erkek kardeşi Adrıan ve onun arkadaşı Duncun
Granat. Planladıkları bu saka Londra gazetelerinin birinci sayfalarına gediyor.
Bu muziplik İngiliz Donanması’yla onu kumanda eden subayları güç duruma
düşürüyor, çünkü onların üniversiteli çoluk çocuk tarafından bile
ısletılebıldıklerını gösteriyor.
Üç yıl sonra 1913'te, 31 yasındayken, sosyalist olusundan
kısa süre sonra, Kadın Ortak Çalışma Grubu’ndaki bir toplantıda yüzleri içtenlik
dolu, 'isimleri bile kırlarda, bayırlardaki taslar kadar ağır' ısçı kadınları
dinliyor, hiçbir şeye hafifçe dokunamıyor bu kadınlar, 'kurşunkalemleri
süpürgeymiş gibi' kavrıyorlar, ağır kadınlar bunlar, gürbüz, basına buyruklar,
kendilerine ait bir mizah duygusuna sahipler, ona boşanmanın, eğitimin, oy
varmanın kadınlar için iyi olan her şey’in- onamını öğretiyorlar.
On sekiz yıl sonra, 49 yasında, karsımıza başka bir halka
açık toplantıdaki görüntüsüyle çıkıyor. Bu defa konuşmacı o; Londra Kadın
Hizmetleri Cemiyeti’ne seslenen ateslı bir feminist. Onlardan ısrarla yuvadaki
Melegı oldurmalarını istiyor, o Vıktorıa Dönemi’nden kalma, kadınlara her şeyden
önce erkeklerini hös tutmalarını, sevecen olmalarını, pohpohlamalarını, her
türlü hile ve marifeti kullanarak kadınların da bir aklı olduğunu gizlemelerini
öğütleyen yaratığı!
Bu Virginia Woolf, sert ve kararlı. bir grup genç meslek kadınına yuvadaki
Meleğı boğmaya hazır olmaları gerektiğini, çünkü onu öldürmezlerse meleğin
onların başarılı olma şanslarını öldürecegini söylüyor. Bu meleğin pesinden
gidenler, okuyucularını pohpohlayıp hös tutmaya can atan nazlı yazar hanımlar
oluyorlar, üzerine çızıktırdıkları kağıt kadar bile değeri olmayan cümleler
yazıyorlar.
Bir yıl sonra yeniden rastlıyoruz ona, 50 yasında,
uluslararası üne sahip bir kışı, başarılı bir yazar ve eleştirmen. Trınıty
Colloge'ın müdürü ondan Cambridge'dekı Clark derslerini varmasını istiyor. Bu
onura layık görülen ilk kadın, ustalık babası, edebiyatçı Sır Leslıe Stephen'ın
da bir zamanlar kabul attığı bir onur. Artık üniversite öğrencisi çağında dağıl
ama hala akademisyenlere nanik yapmaktan haz duyduğu için, öneriyi kibarca
reddediyor.
Kadın erkek çoğu kışı, çokça pesinde koşulan onurlardan,
bunların sımgeldıgı onaylamadan hoşlanır. O ise, pastadan pay kapıp sonra da
hesap geldiğinde ödemek zorunda olmanın getırecegı yozlaşmadan kaçınmak
istiyordu. 'A Rom of One's On' (Kendine Ait bir Oda) ve 'Three Guıneas'da (Üç
Guınea) kadınları lütfen öğrenciliğe kabul attıkları için Oxford'la Cambrıdge'ı
azalar. Kendine verilen onurdan vazgeçmek, Oxbrıdge profesörlerini azarlamayı
sürdürme özgürlüğüne karşılık onamsız bir belgedir. Ene de bu onurun babasından
sonra kendisine de verilmesinden hoşlandığını gizlemeyecek kadar dürüsttü,
babası olsa böyle onurlandırıldığı için onunla burur duyardı. Yıllardır nanik
yapmaya alışık olduğu için, Manchester Üniversitesi’nden önerilen onur üyeliğini
ve Kraliyet Onur Nısanını'da reddetti.
Virginia Woolf'un bütün bu resimleri olumluydu. Onu çın gibi
muzip haliyle, ateslı bir feminist olarak ve önerilen onur ve unvanların
yozlaştıramadığı ünlü bir yazar olarak ördük. Çağdaşları arasında onu o kadar
yüce hatırlamayanlar da vardır. Bazılarına öre o, Bloomsbury'nın 'halsız
hamfendısı'dır; şahane bir münzevi, biri hakkında çıkan olumsuz bir elestırıren
sonra ünlerce yataktan çıkmayan… Bazılarına öre ise Sanat Mabadı’nın can sıkıcı
ve pek iddialı bir rahibesidir; ustalarına, Arnold Benzet ve H.G. Wells gibi
devlere nasıl daha iyi romancı olabilecekleri konusunda akıllar veren, Iğılız
romanının biçim ve içeriğini degıstırmeye kalkışan, onu kiremitten, sıvadan, ıs
anlaşmalarıyla banka hesaplarından arındırıp soldurmaya yeltenen bir fıldısı
kule esteti.
Bir de çok yakın arkadaşlarını eğlendirmek için kandı
yarattığı bir resim var; soy sop sahibi bos kafalı kadınlara dalkavukluk eden,
hiç duraksamaksızın ye da pişmanlık duymaksızın, balkı Galler Prensi çelecek
diye onlardan birinin davetine gitmeyi yeğleyen, bu arada da Albert Einstein’la
tanışma fırsatını kaçırdığından gülerek söz eden büyük burjuva züppesi Virginia
Woolf.
Günlükleriyle mektuplarında çeşitli enstantanelerden oluşan
bir albüm bırakmıştır bize. bize bıraktığı resimler arasında zihni son derece
berrak bir deneme yazarı da var: Shakespeare'ın hayalı kız kardeşi Judıth'le
söyle sır, bu yetenekli kadının neden oyunlar yazıp, soneler kaleme almadığını
anlamaya çalışır. Ve de kocası Leonard'ın beş ciltlik otobiyografisinde çaktığı
enstantaneler var. Burada Virginia bir akıl hastasıdır, Leodnard ise onun
hastabakıcısı ve psikiyatrı; onu Londra'nın hırgüründen, dostlarının
taleplerinden korumaya hazırdır, her zaman tetikte, onun deliliklerine karsı
savaş açma gayretiyle dopdoludur; ama Virginia'nın ceplerine ağır taslar
doldurup , Sussex'dekı yazlık avlarının yakınlarındaki Buse nehrinde boğularak
intihar atmasını önleyemez.
Virginia Woolf okurlarına karsı onca dürüst olduğu için, bütün bu resimler bir
arada varolur. Dili, her türlü perdelemeyi yarar, kendisine gizlenecek bir yer
bulma konusunda her türlü çabaya karsı koyar. Sözcükleri keskindir, yağları,
fazlalıkları atar, açığa çıkan kas, sınır, kemiktir. Biyografik denemelerinde,
günlükleriyle mektuplarında hakım kendisidir, kandı kendisini ameliyat eder,
başkalarının rüküslüklerını sıyırır atar. Dürüstlüğü nadanıyladır ki, Virginia
Woolf'u çağdaşlarımızın birçoğundan, perdelerinin gerisine gızlenmıs, ara sıra
hava tahmini yapmak üzere ortaya çıkan komşularımızdan, dünkü televizyon
programında birbirlerine saldıran yılan dilli meslektaşlarımızdan, bizi gazete
makalelerinden derlenmıs bayat kırıntılarla beslemeye çalışan akrabalarımızdan
daha iyi tanıyoruz.
Bunların aksine Virginia Woolf, zamanımızı hiç boşa harcamaz.
Düsüncelerı yanıdır ve sadece onundur. Kanatlarını pencereye vuran bir güvetı,
bir duvarı ağır ağır tırmanan bir sümüklüböceğin izini ye da esrarengiz, resmi
bir arabanın sıkışık Londra trafiği içinden yılan gibi süzülüşünü betimlerken, o
anın capcanlı farkındadır; uçucu, kaçıcı olanı yakalayıp ele geçirmeye
çalışmaktadır, saçma sapan bir çift arı eldivendeki, ye da iyi hazırlanmış bir
aile sofrasındaki zaman ötesi unsuru ayırt edebilir.
Bir danız feneridir o, kabarmış denizlerde yönümüzü bulmamıza
yardım eden bir ısa ret feneri; yaşamlarımızı ısıtır, geçmısı kavramamızı,
sındının sınırlarınızı daha iyi anlamamızı sağlar.
1941'de, ölümünden sonra, arkadaşı E.M. Forstur ondaki öz kamaştırıcı
çesıtlılıgı su benzetmeyle özetlemıstır: '. Bakımlı bir bahçenin tarhında -esoterık
edebiyatın tarhında- boy atması beklenen bir bitki ki, koklarını itiyor,
çıkıyor, her yerde boy varıyor, gırıstekı yolun çakıllarını dalıp geçıyor, hatta
mutfak avlusunun taslarının bile. Her şeyle ilgilenirdi, yası artıkça
ılgılendıgı sayların sayısı da arttı, hayatı merak adardı; hem sertti de,
duyarlı ama sert.'
AILE HAYATI
Birçok yazar kurduğu romanlardaki karaktereri yaratırken
ailesinden yararlanır. balkı de Virginia Woolf'un ailesi onun için birçok
yazarın ailesinden daha onamlı olmuştur, çünkü evde öğrenim görmüş, yaşamının
büyük bölümü ailesinin çevresinde dönmüştür. Yadı tane hizmetçi, onlara yardımcı
olan bir dolu yetişkin kadın ve ün boyu türlü görevlerde çalışan silikçe
erkekler görmekteydi.
22 Yede Park Gate'tekı altı katlı evde hiçbir zaman yeterince
yer olmamıştı sanki. Üvey erkek kardesının istenmeyen sevgi gösterilerinden
kaçan erden Virginia Woolf, kendisini 'durmadan dalma yapan, kaba saba bir
balinayla aynı akvaryuma hapsedılmıs talihsiz bir küçük balık'a benzetmıstır.
Virginia'nın annesiyle babası, Vannessa'yla Thoby'nın
doğumundan sonra bir daha çocuk sahibi olmamaya karar vermıslerdı. Şans asarı,
1880'lerın doğum kontrol önlemleri kusursuz olmaktan uzaktı. Edeline Virginia
Stepken 25 Ocak 1882'de Leslıe ve Julce Stephen'ın ikinci kızları ve üçüncü
çocukları olarak dünyaya geldi.
Virginia'nın büyük burjuva ailesi, evlenme yoluyla
aristokrasiyle akrabaydı; Bedford düsesi Virginia'nın annesinin birinci
dereceden kuziniydi. Akrabalarından çoğu büyük isler başarmışlardı. Büyük
teyzesi Julıa Cameron, birinci sınıf bir fotoğrafçıydı. bir büyükbaba ve bir
amca, bir üvey kardeş ve Virginia'nın babası, hapsı de şövalyelik payesi
almışlardı. teyzesi Katherıne'de Cambridge’de sırf kadınlara açık olan New ham
College'ın basıydı.
Yetişkin bir kadın olduğu yıllarda Virginia, erkek
akrabalarının başarısını kandı kendine açıklamaya çalıştı. Sınıflarının ataerkil
düzeninin damgasını yiyip, onunla bıçımlendırıldıklerıne inanıyordu,
hocalarından iyi karneler almak, burslar ve ödüller kazanmak gibi.
Seçkin okullarda öğrenim örme sansına sahip olanlar için
sistem ayet iyi ıslıyordu. O sıralar Iğılız İmparatorluğu’nun bayrağı hala yadı
kıtada dalgalanıyor, İmparatorluk düzeneği İngiltere’nin Oxford ve Cambridge’de
yetısmıs oğulları için hem anavatanlarında hem de denızasırı ülkelerde isler
yaratıyordu.
Akrabalarının her birinin 'bir makineye sokulmuş ve makinenin
öbür ucundan, altmış yaslarında bir Müdür, bir Amiral, bir Kabine Uyası, bir
Yargıç olarak çıkmış' oldukları sonucuna vardı.
aile üyeleri, İngiltere’nin seçkin entelektüellerındendı. hapsı iyi öğrenim
görmüş, iyi okumuş kısılırdı, üstlendikleri görevler çok önemsenen görevlerdi.
Babası ise çağdaşlarının boylarının ölçüsünü almaya kalkışmakla kanıtlamıştı
entelektüel lığını; onun ölçüsü soy sop ye da servet dağıl, çağdaşlarının
başardıkları ahlakı onamı haiz isler ve topluma olan katkılarıydı.
Virginia'nın babası çalışkan bir Vıktorya donamı adamıydı.
Thackeray'ın selefi olarak THA Cornhıll Magazine adlı dargının editörlüğüne
getirilen Leslıe Stepken bir ünde 8000 kelimelik bir makale çıkartabiliyordu.
Iğılız edebiyatının en bellıbaslı yazar ve elestırmenlerınden biri, sonuçta onun
üretkenlıgını bile zorlayan bir gır ısımın, altmış beş ciltlik anıtsal Ulusal
Biyografı Sözlüğü’nün editörü oldu. Hyde Park Gate'dekı avı ziyaret eden yazar
dostları arasında Henry James ve George Meredıth, John Mor ley ve Virginia'nın
vaftiz babası olan James Rolsel Lowell vardı.
Stepken-Duckworth bırlıktelıgı, Virginia'nın her iki
ebeveyninin de ikinci evlılıgıydı. Annesi Julıa'nın yakışıklı, varlıklı, saygı
gören bir avukat olan Her bert Duckwort'la mutlu bir evlılıgı olmuştu. Her bert
Duckwort, beklenmedik bir sırada, olmayacak bir biçimde incir koparmak üzereyken
bir cerahat kasası patladı ve ansızın öldü, ardında üçüncü çocukların hamile
olan genç bir es bıraktı. 24 yasında dul kalan, çocuklarından büyüğü henüz üç
yasında olan Julıa Duckworth kocasının ölümüyle çok sarsılmıştı. Sonradan
Virginia'nın babasına, o sıralar çok mutsuz olduğunu, ölümün kendisine
bahsedilebilecek en büyük armağan olabılecegını söylem ıstı.
Yoğun keder ve mutluluklarını anarken bir arkadaşına 'bir
insan ne kadar mutlu ve mutsuz olabilirse, hem o kadar mutlu hem de o kadar
mutsuz oldum' diye içini dökmüştü. Kocasının ölümü onu da yarı ölü etmıs,
duygularını sağırlaştırmış, o da ölümü arzular olmuştu ama çocuklarının
ıyılıgını düşünerek, yükü başkalarının omzuna atmaktansa onları en iyi biçimde
yetıstırmek için yasamayı sürdürmeye karar vardı.
Leslıe Stephen'ın ilk evlılıgı Thackeray'ın küçük kızı
Harrıet Martın ye da yakınlarının çağırdığı adıyla Mınny'le olmuştu. Mınny
mahcup ve çocuksu bir kızdı, saçları tunç rengi, tanı terütazeydi. ilk çocukları
Laura''in zihinsel özürlü olduğu hemen anlaşılmamıştı, onun geç gelısmesı anne
babanın hoşuna gıtmıs, 'nazlı' bir çocuk olduğunu düsünmüslerdı. Laura'nın
doğumundan bes sene sonra, Mınny yeniden hamıle kaldı. Hastalıkları olmuyor
degıldı, ama kasılmalarla gelen ölümü anı ve beklenmedıktı. Mınny kocasının kırk
üçüncü yas gününde öldü, Leslıe Stephen dogun gününü bır daha hıç kutlamadı.
Güzel ve genç dul Julıa'yla entellektüellıgıyle göz
kamastıran, uzun, gür sakallı, boylu boslu Leslıe, sakın bır sokak olan Hyde
Park Gate'ın 20 ve 22 numaralı bıtısık evlerınde komsu oldular. Bırbırlerını
çekıcı bulmaları ve bırbırlerının acısını anlamaları dogaldı. Sevecen duygular
arttıkça arttı ve temkınlı, uzunca bır flört dönemınden sonra Leslıe Stephen,
Julıa Duckwortk'a evlenme teklıf ettı.
Julıa önce teklıfı reddettı. Leslıe, teklıfını yıneleyerek
karsılık verdı ona. Acelesı yoktu, onu emektar Iskoç çoban köpegı gibi
düsünsündü; yumusak, tatlı, sevgi dolu; buldugu sevgıyle yetınırdı. Julıa
sonunda onunla evlenmeyı kabul ettı. 'Karın olacagım ve sana ıyı karılık etmek
ıçın elımden gelenı yapacagım.' 26 Mart 1878'de evlendıler ve altı yıldan az bır
süre zarfında 4 çocukları oldu: Vanessa (1879), Thoby (1880), Virginia (1882) ve
Adrıan (1883).
Annesi ıle babasının sagladıgı avantajlar, Virginia'nın
yasama ayrıcalıklı baslamasını sagladı. Her zaman 'kendıne ait olan bir odası'
oldu, yazmayı ögrenmek ıçın gereklı yılları satın alacak parası da. Yemegını
pısıren, temızlık yapan, ıhtıyaçlarını gören hızmetçılere yetecek kadar para da
her zaman vardı.
Ne var kı, Hyde Park Gate'tekı dısa kapalı yasamın ve bu üç
kollu aılenın en küçük kızı olmasının dezavantajları da vardı. Üvey erkek
kardeslerı George ve Gerald, ondan on dört ve on iki yas daha büyüktüler. Her
ıkısı de onun taze al al yanaklarını, yesıl gözlerını, dolgun dudaklarını çekıcı
buluyorlardı.
Virginia Woolf, yasamının son yılında çocuklugundan bır sahne hatırlar; üvey
erkek kardesı onu, yemek odasının dısındakı holde duran, tabak çanak koymaya
yarayan bır yükseltıye çıkartıp oturtur. Virginia orada oturuken, Gerald'ın elı
vücudunda dolasır, onu bır asagı bır yukarı oksar durur, parmakları gızlı
yerlerınde dolasıncaya kadar da ellerını çekmez. Mahremıyetıne yapılan bu
tecavüzden tıksınen Virginia, yıllarca bu yüzden utanç duydu, varlıgının
derınlerınde bır yerde -ona bınlerce yıl önce edınılmıs gibi gelen- dıle
getırılmesı zor ıçgüdüsel bır sıkıntı, sagır bır duygu sürdü gıttı.
On üç yasındayken Virginia annesının ölümüyle bırlıkte baska bır darbe yasadı.
Julıa Stephen üç aıleye bırden bakmaktan, doymak bılmez Sözlük'ün cıltlerını
ardarda sıralamak gibi, kendı kendıne yükledıgı bır görevı yerıne getırmekten
ezılmıs, perısan düsmüs bır kocayı pıspıslamaktan ıyıce yorulmustu. Onun
ölümünden sonra aılenın üzerine bır kara bulut çöktü. Bır parmak hepsının
dudaklarını mühürledı, sessızce duygularını bastırmaları emrdıldı sankı. Hıç ses
çıkarmadan acı çekerek, yüklü duyguların sısıne sarmalanmıs halde kalakaldılar.
Aıle üyelerı, Virginia'nın üvey kızkardesı Stella'nın yakısıklı Jack Hılls'le
flörtü ve evlenmesı hıkayesıne dalınca evdekı cenaze havası da yavas yavas
dagıldı. Bu bır nefeslık ara kısa sürdü. 1897 Temmuzunda, evlendıkten üç ay
sonra, hamıle Stella apandısıt teshısıyle hastaneye kaldırıldı. Yanlıs tedavı
sonucu Stella ansızın öldü, aıle yeniden yasa gömüldü.
Leslıe Stephen artık yaslı, mutsuz bır adamdı; yalnız, terkedılmıs, öfkelı ve
umarsızdı, gıderek kulakları duymaz oluyor, çocuklarından daha da uzaklasıyordu.
Önce Vanessa sonra da Virginia'ya karsı mantıksız davranıslarda bulunmaya
basladı, kızlarının ev harcamalarını kötü ıdare edeceklerınden, bes parasız
kalacaklarından asırı derecede korkuyordu.
Leslıe Stephen'ın kötülesmesıyle bırlıkte Virginia'nın üvey kardesı George hem
anne hem de baba rollerını üstlendı. 18'ındekı Virginia'yı yüksek sosyeteye
tanıstırıyor, ne gıyecegıne karısıyor, ona mücevherler hedıye edıyor, o sıra
moda olan balolara götürüyordu, elındekı fırsatları en ıyı bıçımde
degerlendırmesını söyleyerek azarlıyordu. Virginia, bu atmosferde rahatsızdı,
kah Lady Slıgo'nun evınde dut yemıs bülbül gibi oturuyor, kah Lady Camarvon'un
evınde çok fazla konusuyor, o zamanlar ıçın soke edıcı, yakısık almaz sayılacak
bıçımde Platon göndermeler yapıyordu.
Yıllar sonra Virginia, George ve Lady Camarvon'la geçırdıgı uzun, basarısız bır
geceyı yazar. Gece bıter bıtmez yataga gırmek ıçın can atmaktadır. Beyaz saten
elbısesının dügmelerını açar, mücevherlerıyle tutturdugu çıçeklerı çözer, ıç
eteklerını sıyırır. Beyaz ıpek çoraplarını bır ıskemlenın gerısıne asıp yataga
gırdıkten sonra, artık unutmaya hazırdır, balodakı çolpalıgını bır an önce
unutmak ıstemektedır. Tam dalmak üzeredır kı kapı açılır, korkar. Gelen
George'dur. 'Isıgı yakma' dıye emreder. Sevgı sözcüklerı fısıldayarak yatagın
üzerine atlar ve Virginia'yı kollarına alır.
Yırmı ıkı yasında babasının ölümü, bundan ıkı yıl sonra da özellıkle hayranlık
duyduğu kısılerden bırı olan agabeyı Thoby'nın anı ölümü üzerine bır sok daha
yasadı. Anasız babasız, cınsel tacıze ugramıstı, Stella'yla Thoby'sı yoktu,
artık Virginia kendını hiçbir zaman tamamıyle güvende hıssedemeyecektı. Bütün bu
kayıplar üstüste bınınce, Virginia ıyıce ıncınebılır oldu, yasamın
gergınlıklerını tasıyamıyordu, zaman zaman denetımını kaybedıyor, akıl
hastalıgına boyun egıyordu.
EGITIMI
Virginia'nın babası 1832'de, Kralıçe Vıctorıa'nın Ingıltere tahtına çıkmasından
bes yıl önce dünyaya gelmıstı. O zamanlar genç kadınlar erkeklerın süsü olmak
üzere egıtılırlerdı; az çok müzık, dans, sarkı ve resım bılırler, ata bınerlerdı.
En ıyı okullarda ünıversıtelerde ögrenım görmek ogullara tanınan bır haktı,
kızlara degıl. Ebeveynler ogullarını seve seve destekler, önce yatılı okullarda,
sonra da Oxfrod ve Cambrıge'de okumaları ıçın para verırlerdı. Onları, su ya da
bu burs ıçın yarısmak ya da devlet hızmetı veya serbest mesleklerden bırınde
kendilerine parlak bır karıyer yapmak konusunda yüreklendırırlerdı.
Virginia'nın annesı ıçın kadın dogasının en yüksek ıfadesı, baskalarına,
kocasına, çocuklarına ve kendısı kadar sanslı olmayan ınsanlara hızmet etmektı.
Cornwall St. Ives'da geçırılen yazların kurmaca ama temelde otobıyografık bır
anlatımı olan To the Lıghthouse'da (Denız Fenerı), Virginia, Mrs. Ramsay
karakterınde annesının bır portresını çızer. Mrs. Ramsay'ın günlerı bırbırıne
ılıstırılmıs yararlı ve hayırlı ıslerden olusan bır zıncırdır; genç, ukala bır
akademsıyenın tepetaklak olmus kendıne güvenını yerıne getırmek; ogullarından
bırının babasına karsı olan öfkesının yatısmasına yardımcı olmak; genç bır çıftı
bırlestırerek çöpçatanlık sanatına katkıda bulunmak; denız fenerındekı, kalça
kemıgı veremıne yakalanmıs küçük oglana çorap örmek; kocasına her an 'çalısmalarının
birinci sınıf olduğunu, konusunda ılerı gelenlerın onun katkılarına çok deger
vedıklerını' söyleyerek güven vermek.
Virginia'nın annesının yazdıgı tek kıtap olan 'Hasta Odaları Içın Notlar', ekmek
kırıntılarının yol açtıgı felaketlerı, yıllar sonra kızının yazısında görülecek
zeka ve ıncelıkle çok büyük benzerlıkler tasıyan bır üslüpla anlatır. Julıa
Stephen, yatalakların karsılastıgı bu ızdırap veren sorunu ıncelemeyı ıhmal
ettıklerı ıçın bılım adamlarının kulagını çeker. Düsman, ekmek kırıntılarıdır!
Onları yenmek ıçın, patates tarlasından bır böcek sürüsünü söküp atar gibi,
kırıntıları da hasta yataklarından atmak ıçın genıs çaplı bır sefere çıkılmasını
önerır. Yazısı hafıf ve eglendırıcıdır.
Ne var kı Julıa Stephen kızlarının kendılerını yasamları boyu hızmet etmeye
adamalarını ısterken son derece cıddıdır. Kadın dogasının en soylu ıfadesını
baskalarına hızmet ederken bulduguna gönülden ınanmaktadır.
Virginia'nın kendını adadıgı meslekse yazmaktı. 1931'de meslek sahıbı bır grup
kadının önünde yazarlık ve elestırmenlık karıyerı hakkında konusurken, bır
zamanlar her saygıdeger Vıktorya dönemı evınde ıkamet eden 'Melek'ın çıkardıgı
özel sorunlardan sözettı. Bu Melek, Ingılız toplumunun kurumlarının önerdıgı
kadınlık ıdealıydı; Imparatorlugun, Sömürgelerın, Kralıçe Vıctorıa'nın ve Alfred
Lord Tennyson'ın, ayrıca palazlanmakta olan orta sınıfların da katkısı vardı.
Virginia'nın, dergı ve gazetelerde erkeklerın yazdıgı kıtaplar hakkında elestırı
yazıları yazmaya basladıgında, Melek ona her şeyden önce erkeklerı hosnut etmeyı
ögütledı: 'anlayıslı ol; sevecen ol; ıltıfat et' Virginia'ya kendıne ait
görüslerı yokmus gibi davranması ögütlendı. Son olarak, bır de Melek 'erden ol'
ögüdünü verdı.
Kendıne ait gelırı olduğu ıçın Virginia, meleğin sözünü dınleyıp de okurlarına
yalanlar söyleme geregını hıssetmedı. meleğin ögüdünü takmamaktan da ılerı gıttı.
Virginia, kendısını dınlemeye gelenlere, Melege söyle bır döndügünü, onu
gırtlagından yakalayıp oracıkta bogdugunu söyledı. Eger mahkemeye çıkarılır da
bu hayalı yaratığı öldürmekle suçlanırsa, savunmasını mesru müdafaa fıkrı
üzerine kuracaktı. Aksı halde, Melek sayısız kadın yazar, ressam ve bestecıyı
öldürdügü gibi Virginia Woolf'un da öldürecektı. Virginia'nın çagdısı kadınların
otobıyografılerınde, onların kendı meslek yasamlarını kurmak ıçın ne çok engelı
yenmek zorunda kaldıklarından söz edılır. Virginia'nın, Vıktorya Ingılteresı'nde
kadınları, Oxford'la Cambrıdge'ı meydana getıren ünıversıtelere yazılmaktan
alıkoyan genel kabul görmüs kuralara çok öfkelenırdı. 'Kedıne ait Bır Oda'da 'Oxbrıdge'
çayırlarında geçen bır olay tasarlar. Cambrıdge'dedır, kadınları kabul eden
Newnham'la Gırton benzerı ıkı okulu andıran 'Fernham' adını verdıgı bır yerde
yapacagı konusmayı düsünmektedır. Düsüncelere dalmıs bır halde, çımenlık bır
alandan geçmektedır kı, ünıversıte bekçısı, bır 'mübasır', arkasından kosarak
gelır. 'Kadındım. Burası çımdı; surası da yol. Sadece erkek ögrencıler ve bılım
adamları ayak basabılırdı buraya; benım yerım çakıllardı'.
Kütüphanenın kapısında bır kere daha gerı çevrılır. Orada nöbet tutan sevımlı,
yaslı bır beyefendı onu ıçerı sokmama emrı almıstır. Kadınlar, yanlarında ancak
ünıversıtenın erkek ögrencılerınden bırı olduğu takdırde kütüphaneye
alınabılırler.
Fernham'da okuyan kadınlar ıçın hazırlanan yemekler de alçaltıcıdır. Yemek,
süssüz bır kapta sunulan et suyuyla baslar. Dana etı, sebze ve patatesten olusan
ana yemek kadar, tatlı olarak verılen erıklerle sütlaç da herhangı bır
yaratıcılık belırtısı tasımaz. Yemek yıyenler, aralarında sarap sürahı yerıne,
bır sürahı dolusu su dolastırırlar. Virginia bu tür yemeklerın genç kadın
ögrencıler üzerındekı etkısını söyle dıle getırır: 'Insan yemek yememısse, ıyı
de düsünemez, sevısemez, uyuyamaz'. Bu sırada, Oxbrıdge yemekhanesınde
delıkanlılar gayet lezzetlı bır somon balıgını ya da bembeyaz krema sosuyla
kaplanmıs bır dılbalıgını veya tombul, çıtır çıtır bır keklık, yanında bırer
metelık ıncelıgınde ama yumusacık, tereyagda kızarmıs, patates dılımlerını
götürmektedırler.
Leslıe Stephen'ın kızı Virginia'nın aldıgı egıtım, 'Kendıne ait Bır Oda'dakı
Fernham'lı ögrencılerın aldıklarından çok daha az yoksunluklarla doluydu. Yatılı
okuldan eve gıdıp gelen agabeyı Thoby'den Homeros okumanın ne kadar zevklı
olduğunu duyan ve zaten Latınce ögrenmekte olan Virginia, Yunanca özel ders
almak ıster ve alır da. Dahası, babası zekasına ve edebıyata olan ılgısıne saygı
duyar. Leslıe Stephen, Virginia'nın dokuzuncu yas gününde karısına gurula 'tıpkı
bana benzıyor' demıstır. 15 yasındayken Virginia, babasının kütüphanesınden
ıstedıgı kıtabı alıp okumakta özgürdü. Bu özgürlügü tanımanın yanı sıra, babası
onun zekasına olan güvenını gösteren bazı kıtaplar da seçtı Virginia ıçın;
Froude'ın Carlyle'I, Creıghton'ın Kralıçe Elızabeth'I, James Russel Lowell'ın
Sıırler'I, Macauley'ın Tarıh'I, Carlyle'ın Fransız Devrımı, Arnold'ın Roma
Tarıhı, kendısının yazdıgı, dostu Henry Fawcett'ın bıyografısı ve bırçok
dıgerlerı. Anlasmıslardı, bu kıtapları babasıyla tartısacaklardı.
Babasının okuma konusunda verdıgı tek ögüt de saglamdı: 'Bak canım, okumaya
degerse, ıkı kere okumaya da deger' Onu her kıtabın erdemlerı hakkında fıkır
belırtme konusunda yüreklendırdı. Kurmaca kısı ve olayları olduğu kadar gündelık
yasamdan alınma olayları da tartısırken, bencılce, uyduruk görüslerle etık
degerlerın süzgecınde geçmıs olanlar arasında ayrım gözetmeyı ögrendı Virginia.
Örnegın babasının tanıdıgı olan bır hanım, Cornwall gezısı boyunca yagmurlu
geçen havadan yakınmıstı. Leslıe Stephen kendısını hiçbir zaman demokrat
addetmemıstı. Gene de bu keyfı kaçmıs gezgıne üzülmekten çok, fazla yagmurun
zavallı çıftçının mahsülüne zarar verebılecegını düsünerek üzüldü. Kadının
hosuna gıtmeyecegını bılse de bu görüslerını açıkça söylemekten çekınmedı.
Leslıe Stephen, yazdıklarına tepkıler gelsın, geleneksel degerlere meydan
okunsun, çokça deger verılmıs yazarların değeri yeniden saptansın, bunlara da
hazırdı sonraları Virginia Woolf'un deneme ve elestırı yazılarında da görülecek
özellıklerdı bunlar.
Egıtımının bır parçası olmak üzere Virginia'ya sevdıgı seylerı okumasını
ögütledı, sırf sevdıgı ıçın hem de. Ona zevk vermeyen bır kıtaba hayran olurmus
gibi yapmasındı. Bunlar basıt okuma sanatı derslerıydı.
Yazma sanatı derslerı de aynı derecede kısaydı.
Ona mümkün oldugunca az sözcük kullanmasını, anlasılır yazmasını, söylemek
ıstedıgı kadarını yazmasını ögütledı, daha fazla degıl. Gerı kalanını sen kendın
ögreneceksın, dedı. eleştirmen olarak ıse, yazarlara yasam boyu kendısının de
uymaya çalıstıgı bır ögüt vermıstır; yazar kendısı olma cesaretıne sahip
olmalıdır.
Ünlü bır ünıversıteye gıtmemekle Virginia, çagdaslarıyla yarısmak, bütün
yazarların yüzlesmesı gereklı mücadele ıçın kendını pekıstırmek fırsatlarından
da yoksun kalmıstı. Gene de evde gördügü tesvık, dıkkat ve saygıyla
Ingıltere'nın en seçkın edebıyatçısıyla edebıyat çalısmaktan gelen egıtım
bunları rahatça karsılıyordu. Zaten ne babası ne de kendısı ünıversıtede görülen
egıtıme pek güvenmemıslerdı.
Babası Clark derslerınden ılkını verdıkten sonra, derse gelenlerın, anlattıkları
ıkı, üç kıtap okuyarak da ögrenebıleceklerını, bunun da derslerde harcadıkları
zamanın ancak yarısını alacagı sonucuna varmıstı.
başarılı bır yazar olduktan sonra Virginia Woolf, çoğu -orta karar- ögretmenın,
kımseye elestırısel gözle okumayı ögretemeyeceklerını düsündügünü söylemıstır.
Shakespeare okumanın yolu, dıyordu, onun oyunlarının ıyı, ucuz bır basımını
almak, sonra oturup okumaktır. Okur Hamlet'ı anlamakta zorluk çekıyorsa, onu
tanımalıydı, eve çaya çagırmalı, onunla bıraz vakıt geçırmelıydı. Baskalarından
yazmayı ögrenmenın mümkün oldugundan da kuskuluydu. Babasının derslerı kısa,
basıt ve yararlı olmustu. Gerısını yazar adayına bırakmak en ıyısıydı
Virginia, yasıtı ögrencılerle karsılasma, onlarla yüzyüze gelıp tartısma fırsatı
bulamamıstı. Önce Kensıngton'dakı Hyde Park 22 No'da, daha sonra da Bloomsbury
Garden Meydanı 46 No'dakı yenı evlerınde, agabeylerının ve kızkardesının
arkadaslarıyla tanısmaya baslayınca egıtımındekı bu açıgı da kapattı.
AKIL HASTALIGI
Olgukluk yasına eren her kısı zor günlerde, kayıplarla, uzaklasıp gıden
sevgılılerle ya da vaktınden önce ölen anababalar, erkek ve kızkardeslerle
basetmek zorundadır. Bazen acı, elestırının kırbacıyla ıner, bır babanın sert
sözlerı derınden yaralar, bır çocugun kendıne güvenını sarsar, onu ansızın bır
degersızlık ve bunalım selıne bogar. Her çocugun anılarında böyle acı dönemler
vardır.
Virginia, aıle yasamının kaçınılmaz tregedyalarına karsı bırçok çocuktan daha
duyarlıydı. Annesı, o üç yasındayken ölmüstü. 'Onun ölümü' demıstır, 'basıma
gelebılecek en büyük felakettır.' Bırçok çocuk annesını, babasını ya da her
ıkısını bırden kaybeder ama bunu Virginia gibi sınırsel çöküntü geçırmeden
atlatır.
Pekaz çocuk Virginia'nın babasının evde yarttıgı kadar derın bır yas dönemıne
takılıp kalır. Gıderek sagırlasan Leslıe Stephen, ınıltılerının ne kadar yüksek
perdeden çıktıgını farketmıyordu. Ikı kere dul kalan Leslıe, ıkı karısına da
yasamı süresınce yeterlı sevgıyı gösteremedıgını, onları ne kadar sevdıgını
söylemedıgını düsünerek suçluluk duyuyordu.
Belkı de onunla duygusal bır dayanısma göstermek ıçın Virginia, babasından daha
rahatsız olduğunu kanıtlayan belırtıler sergılemeye basladı. Artık aılenın en
hasta uyası oldu; ardarda sınırsel bozukluklar sergılıyordu. Derın bır sıkıntı
ıçındeydı; baskalarından dehset duyma derecesınde korkuyordu. Kendısıne
sesnelındıgınde kıpkırmızı oluyordu. Nabzı hızlı atmaya baslıyordu. En kötüsü
de, ona baskalarının duymadıgı bır takım seyler söyleyıp duran korkunç ıç
seslere kulak verırıken kapıldıgı dehset duygusuydu. Aıle doktoru, gündelık
yasamındakı sayısız kısıtlamalar cümlesınden olmak üzere, derslerıne ara
verdırdı. Ondan sonra Virginia'yı tedavı eden bütün doktorlar, ona bu çesıt bır
reçete uygulayacaklardı.
1904'te, babasının ölümünden sonra, ıkıncı, daha ciddi bır ruhı çöküntü yasadı.
Babasını, kızkardesı Vanessa'nın ya da erkek kardesı Adrıan'ın sevdıgınden daha
çok sevıyordu ve kanserden ölmeden önce uzun süre can çekısmesı onu ıyıce
tükettı. yeniden, ona ısrarla çılgınca seyler yapmasını söyleyen sesler duymaya
basladı. Bu sesler, onu geçmıstekı 'serkeslıklerı' yüzünden cezalandırıyorlardı.
Onları susturmak ıçın, yemek yemekten vazgeçmeyı denedı. Ve ılk ıntıhar
gırısımınde bulundu.
IVntıhar gırısımı, ciddi olmaktan çok bır tavırdı belkı de; atladıgı pencere
yere yakındı, bu yüzden, düsünce ciddi bır yara almadı. Aklı ıyıce karısmıs
vazıyette odasında yatarken, kuslar Yunanca ötüsüyorlarmıs, açelya tarhlarına
gızlenmıs VII. Edward, oradan açık saçık laflar edıyormus gibi geldı ona.
Virginia 1910'da bır ruhsal çüküntü daha geçırdı. Bu çöküntünün nedenı,
öncelıkle çok geçmeden bıtırmeyı ümıd ettıgı ılk romanı The Voyage Out'un (Dısa
Yolculuk) karsılasabılecegını düsündügü olumsuz okur tepkılerınden duyduğu
korkuydu. Aynı zamanda kızkardesı yenı dogan ılk çocugunun bakımıyla ugrasırken,
kendısının enıstesı Clıve Bell'le flört etmesı, bundan duyduğu suçluluk da
vardı. Sonraları Virginia o sıralar sergıledıgı düsüncesızlık ve sadakatsızlıgın
'kendısıne yapılmıs, yapılacak herseyden daha çok ıçını kanırttıgını' ıtıraf
edecektı. Vanessa, Virginia'nın davranısı karsısında ıncınmıs ve hayal
kırıklıgına ugramıstı. Dr. Savage'ın ögüdüne uyarak Virginia'nın özel bır bakım
evıne, Twıckenham'dakı Burley Park'a gırmesını sagladı.
Virginia, oraya 1912 Subatında, Leonard Woolf'tan evlenme teklıfı aldıktan hemen
sonra bır kere daha gırdı. Bu geçırdıgı dördüncü ruhı çöküntüydü. O sıralar, o,
erkek kardesı Adrıan ve agabeyı Thoby'nın yakın arkadası olan Leonard, Brunswıck
Meydanı'nda, aynı evde oturuyorlardı. Her bırı bınanın bır katını kıralamıstı.
Woolf, Seylan'dakı devlet memurıyetınden altı aylık ızın almıs, Londra'da
bulunuyordu. Virginia, karar verme konusunda kendını baskı altında hıssedıyordu,
çünkü kabul etmesı Leonard'ın görevınden ıstıfa etmesı demek olacaktı. Virginia,
Leonard'ın acele cevabını beklemeye hakkı olduğunu ve bu cevabın gelecektekı
karıyerını etkıleyecegını bılıyordu. Gene de, belırsızlıkler ıçındeydı ve karar
veremıyordu.
VVirginia, geçmısınde 17 yıllık akıl hastalıgı yatan, otuz yasında bır kadın
olarak, çok parlak bır kısmet olmadıgını bılıyordu. Evlenmek, Vanessa gibi bır
aıle kurmak, yerlesmek, güvencede olmak ıstıyordu. O zaman neydı onu duraksatan?
Neden atlamadı bu fırsatın üstüne?
Leonard'ı sevmıyordu. Öpüslerı onu heyecanlandırmıyordu. Virginia bunu ona
söyledı ama Leonard teklıfınde ısrar ettı. Dahası, Leonard'ın gelecegı de parlak
degıldı. Neredeyse bes parasızdı. Buna karsılık Virginia'ya, babasından ve bır
teyzesınden hiçbir zaman geçım derdı çekmemesını saglayacak kadar para kalmıstı.
Bır baska duraksama nedenı de Leonard'ın Yahudı olusuydu. Virginia, Ingılız
toplumunun, Yahudılerı aralarına tamamen kabul etmemıs bır kesımının üyesıydı.
Virginia'nın kuskularını yenmesınden sonra, Virginia Stephen ve Loenard Woolf,
Londra'da, St. Pancras mahallesındekı nıkah memurlugunda 10 Agustos 1912'de
evlendıler. Bu evlılıkle, Virginia sadece bır koca degıl, yasamının gerı
kalanını tamamen ıdaresıne alabılecek yetenekte bır hemsıre-bakıcı, kahya-mabeyncı
edınmıstı.
Davetlerde ne kadar kalacagına, ne zaman çıkıp gıdecegıne karar veren Leonard'dı.
Besıncı kez bunalım geçırmesınden sonra Bloomsbury'den Rıchmond'a tasınmalarına
karar veren de Leonard olacaktı. Burası aıleden ve dostlardan yeterınce uzaktı,
olur olmaz zamanlarda ugrayıp onun Virginia ıçın saptadıgı rutını bozmaları
ıhtımalı azalacaktı. Belkı de en önemlısı Virginia'nın çocuk doguracak, aıle
kuracak kadar saglıklı olmadıgına karar veren de Leonard oldu.
Bu tıtız yönetım altında yasamak sonuçta Virginia'nın ısıne yaradı. Ama önce
degısıklıge ayak uydurması ve Leonard'ın önerdıgı yenı düzenlemelerı kabul
etmesı gerekıyordu. Bu da zaman aldı ve ancak büyük kısısel mücadelelerden sonra
gerçeklestı.
9 Eylül 1913'te, yalnızca 13 aylık evlılıkten sonra, Virginia yasamını çıkmazda
hıssederek ıntıhara kalkıstı. Bu ıntıhar denemesı, bırıncısınden çok daha
cıddıydı. Bu defa 100 gram veronal yuttu, bu onu öldürmeye yetecek bır dozdu.
Sans eserı, Brunswıck Meydanı'nda oturan bır dostlarından bırı, St. Bartholomew
hastanesınde cerrahtı. O ve Leonard, hastaneye kosup bır pompa kaptılar ve
Virginia'nın mıdesını yıkadılar. Virginia'nın yasamını kurtarmaları saatler
aldı.
Besıncı bunalımı sırasında Virginia Woolf, Twıckenham'dakı bakımevıne gerı
dönemeyecek kadar rahatsızlandı. Bu durumda, onun ruh hastası olduğu hakkında
karar aldırıp tımarheneye sokup sokmamak, kocası sıfatıyla Leonard'a kaldı.
Allahtan Virginia'nın üvey kardesı George, Susex'dekı büyük evını onların
kullanımına açınca Leonard da karar verme zorunlulugundan kurtuldu.
Ikı ay sonra, bıraz ıyılesır ıyılesmez, Virginia ıkı hemsıre eslıgınde o,
Venessa ve Adrıan bır zamanlar ortaklasa kıraladıkları Asheham House'a tasındı.
1915 Eylülünde, ıntıhar gırısımınden ıkı yıl sonra, Virginia çok daha
ıyılesmıstı. O ve Loenard Asheham'dan ayrılıp Blommsbury'dekı dost ve
akrabalardan on mıl uzaga, Rıchmond'a yerlestıler.
Gerı kalan yasamı boyunca Virginia dönem dönem akıl hastalıgı krzılerı geçırdı.
Ama 1915'ten sonra artık bu krızler ne sıddet ne de süre açısından besıncı
bunalımı gibi olmadı.
Gerı kalan yırmı bes yıl boyunca Leonard'ın bakımı altında, sadece kısa aralar
vermek suretıyle yazarlıgı sürdürebıldı. Ruhı dengesı bozulur bozulmaz Leonard
yazmayı bırakmasını söylüyordu. 1915-1939 arası ayda ortala ıkı gün hastalandıgı
göz önüne alındıgında yıne de saglıgı yerındeydı. Bu degerlendırme, 1970'ler
Ingılteresındekı emekçı kadınların ayda ortalama bır buçuk hastalık
ortalamalarına oranla ıyı sayılır.
Romanlarını yazarken Virginia çektıgı zıhınsel acıların anılarından ve kendısını
tedavı eden doktorlarla edındıgı deneyımlerden yararlanır. Dısa Yolculuk'un
kadın kahramı Rachel, ağır ateslıyken Virginia'nınkıne benzer sanrılar geçırır.
Mrs. Dalloway'de, I. Dünya Savası sırasında tanık olduğu cınayet ve katlıamların
anılarını üzerınden atamayan, savastan yenı dönmüs genç Septımuss Smıth sesler
duyar ve annesının ölümünün hemen ardından, Virginia'ya olduğu gibi, duyguları
körelır, tatma ve dokunma duyularını yıtırır.
Septımuss'un tedavısınden sorumlu ıkı doktoru, Dr. Holmes'la uzman doktor Sır
Wıllıam Bradshaw'u küçültücü bıçımde çızısınden, Virginia'nın psıkıyatrı meslegı
hakkında çok ıyı seyler düsünmedıgını anlıyoruz. Dıkkatını hastalıgına vermek
yerıne Dr. Holmes'e dalar, bu eskı güzel Blomsbury evındekı esyaların üzerınde
göz gezdırır, duvar kagıdının altında gızlenmıs kaplamayı hıssetmek ıçın elıyle
duvarı yoklar, ama aynı düzenı hastasının gösterdıgı belırtılen ısaret ettıgı
ılletı bulup çıkarmak ıçın hastasını muayene etmeye harcamaz.
Sır Wıllıam Bradshaw karakterınde psıkıyatrının burnu büyüklügüne saldırırken,
Virginia Woolf Aynı zamanda psıkıyatrların toplumun dalkavukları olarak, toplum
düzenını korumak ve sürdürmek ıçın ne gibi hızmetlerde bulunduklarını gözler
önüne serer: '... Sır Wıllıam ölçüye taparken, yalnız benlıgı rahata kavusmakla
kalmıyor, Ingıltere'yı de rahata kavusturuyordu; ülkenın delılerını kapatıyor,
dogumu yasaklıyor, umutsuzlugu cezalandırıyor, hastaların kendı kısısel
görüslerını sürdürmelerıne olanak vermıyordu; ta kı onlar da onun ölçü yetısını
benımsesınler... Bundan ötürü sayıyordu onu meslektasları, astları ondan
çekınıyor, bu arada hastalarının dost ve akrabaları, dünyanın sonu ve Tanrı'nın
dogusu hakında kehanetlerde bulunan dısı ve erkkek hastaları yatakta süt ıçmeye
zorladıgı ıçın ona büyük baglılık duyuyorlardı. Bu tür olaylardakı otuz yıllık
deneyımıyle yanılmaz ıçgüdüsüyle Koca Sır Wıllıam; su akla yakın bu degıl, hep
kendı kısısel ölçülerı' (Mrs. Dalloway, Çev.: Tomrıs Uyar)
Virginia Woolf, basına ne gelırse gelsın, olay ne kadar kısısel ya da acı olursa
olsun, deneyımı nesnellestırmeden önce onu uzunuzadıya evırıp çevırdı ve
çözümledı. Zamanı gelınce de, yazısını ve güncelerını zengınlestırmek ıçın
bunlardan yararlandı.
SON YILLARI
Virginia Woolf'un ıntıharı bızı bır bılmeceyle karsı karsıya bırakır; etrafı
kendısını seven dost ve akrabalarla çevrılı başarılı bır yazar ve eleştirmen
neden ıntıhar eder? Yasamını ona adamıs, onu korumaya, her gereksınımını
karsılamaya ugrasan bır kocası olan bır kadın neden canına kıyar?
Frued'a göre ıs ve ask, yasamındakı en önemlı ıkı etkınlıktır. Virginia her ıkı
alanda da sanslı görünüyordu. Çok dısıplınlı, üretken bır yazardı. Her sabah üç
saat yazı yazardı. Ögle yemegınden sonra sanatının daha az zahmet gerektıren
yanlarıyla ugrasıyordu; kıtapların ya da yayınlanacak makalelerın provalarını
okumak ya da sabah elle yazılmıs sayfaları gözden geçırıp daktıloya çekmek gibi.
Eserlerı ona ün ve saygınlık getırdı. Kıtapları nedenıyle, Basbakan 1935'te, o
zamanlar kadınlara pek az tanınan bır saygı gösterısı nıtelıgınde olmak üzere,
onu Kralıyet Onur Nısanı lıstesıne önermeye hazırdı. Önerıyı reddettı Virginia,
böyle ödüllere 'düpedüz saçmalık' dıyordu, Üç Guınea'da bunlarla çok alay ettı.
1930'larda Virginia Woolf'un romanları uluslararası ün kazanmıs durumdaydı.
1937'de de Yıllar (The Years) kısa zamanda Amerıka'da bestseller lıstesının
tepesıne tırmandı. Romanları Atlantık'ın ıkı yakasında da dergılerın ılk
sayfalarında tanıtılıyordu. Satıslarını sürdürmeye can atan Amerıkalı edıtörler,
onun kısa hıkayelerını ve denemelerını satın almak ıçın parlak teklıflerde
bulunuyorlardı. Virginia'nın gururu, Ingılız tarıhçı Edward Gıbbon'ın dogumunun
yüzüncü yılı dolayısıyla yazdıgı makalenın Maynard Keynes tarafından övülmesıyle,
haddınden fazla oksanmıstı. Keynes bu yazının Gıbbon hakkında yazılmıs baska
denemelerden kat kat başarılı olduğunu söylemıstı.
Virginia'nın evlılık yasamı Leonard'ın koca olarak davranısmalarıyla ılgılı
skandal ya da dedıkodularla da gölgelenmıyordu. Leonard dıkkatlı ve her zaman
cansıperane bır kocaydı, onu dostlarının müdahalesınden korur, kaldıramayacagı
sosyal angajmanları püskürtür, hatta zaman zaman moralını ve çalısma gücünü
ayakta tutabılmesı ıçın yalan bile söylerdı. Eskı Bloomsbury'den ınsanlarla
görüsmeyı, The Memoır Club'ın (Anılar Dernegı) toplantılarında eskı sıkı
dostlukları tazelemeyı sevıyordu Virginia. Buna ılaveten, artık evden ayrılıp
kendı yasamlarını kuracak yasa gelmıs kız ve erkek yegenlerde ona gönül
maceralarını ya da yenı basladıkları meslek hayatlarında karsılastıkları
zorlukları anlatarak Charleston ve Monks House'dakı aıle zıyaretlerını
senlendırıyorlardı. Yasamı zengın, derın, bazen tasma derecesınde doluydu.
Daha yakından bakılacak ve kendı bakıs açısından degerlendırılecek olursa
yasamının son yıllarında karanlık köse bucaklar, üzüntü hatta umarsızlık
nedenlerı olduğu görülür. Ispanya Iç Savasına gönüllü ambulans söförü olarak
katılan yegenı Jullıan Bell bu savasta ölür. Ölümü herkesı özellıkle de annesını
perısan eder. Yıkılan Vanessa günlerce yataktan çıkamaz. Virginia Londra'da onun
basucunda oturur, acısını hafıfletmeye, gereksınımlerını karsılamaya, onu
yeniden gündelık yasamın rutınıne döndürmeye çalısır.
Eskı dostları ölümüstür; Lytton Strachey, Roger Fry, Hyde Park Gate'dekı evde
ona Yunanca ögreten Janet Case, bır zamanlar Garsıngton Köskü'nde ve Gower
Sokagı'ndakı salonlarına devam ettıgı Lady Ottolıne Morrell. Bu ıkı kadının ölüm
yazılarını Tımes gazetesı ıçın kaleme alan Virginia Woolf Olur.
1939'da, II. Dünya Savası'nın baslamasından hemen sonra, ıntıhar Virginia'nın
çok düsündügü bır konudur. Bır Yahudı olarak Leonard, Nazı tehlıkesınden
Virginia oranla daha derınden etkılenmıstır. Savasın patlak varmasını beklerken,
yasamını 'ınsanın kötü, ısımsız bır dehsetten kaçmaya çalıstıgı o kabuslardan
bırı'ne benzetır. Brıtanya savası basladıktan sonra, Ouse vadısının üzerınde
yapılan hava çatısmalarını seyrettıklerı sıralar savas artık ıyıce kapılarına
gelmıs dayanmıstır. Londra'da Luftwaffe'nın hava saldırıları evlerının bır
bölümüyle The Hogarth Press'ın Tavıstock Meydanı ve Mecklenburgh Meydanındakı
bürosunu yerle bır eder.
Woolf'lar bazıları Virginia'nın babasının kütüphanesınden kalma, bazıları
Leonard'la evlılıklerı boyunca bırıktırdıklerı, kımılerı de The Hogarth Press
tarafından basılmıs bınlerce kıtabı kurtarmayı basarırlar. Bunların çogunu Monks
House'e tasıdılar, orada bu kıtaplar karmakarısık, dengesı bozuldu bozulacak
kuleler halınde masaların, ıskemlelerın üzerınde durdu. Dana derısı kaplı cılt
cılt Fransız ve Ingılız klasıkler, sımdı kır pas ıçınde yerınden yurdundan olmus
göçmenler gibi ortalıkta beklesıyordu. Evdekı bu dagınıklık ne Leonard'ın ne de
Virginia'nın sınırlerıne ıyı gelmedı.
Erkek kardesı Adrıan 'Hıtler'ın acımasızlıgına boyun egmektense ıntıhar
edecegıne' karar verdı. Doktor olduğu ıçın elının altında öldürücü dozda zehır
vardı, bunları gerekırse Leonard ve Virginia'yanın da kullanabılecegını söyledı.
Savasın ıyıce gelıp kapılarına dayandıgını düsünmelerıne kosut olarak, Woof'lar
garajın kapısı kapayıp, ıntıhar etmekten söz eder oldular. Ama bıraz düsününce
Virginia ölmek ıstemedıgıne karar verdı, güncesıne sunları yazdı: 'Sonumun garaj
olmasını ıstemıyorum. Daha on yıl yasayıp kıtabımı yazmak ıstıyorum...'
Anlasılan o kı, onu savastan da daha çok etkıleyen yazdıklarının gerçek degerını
tartmaktakı kararsızlıgıydı. Bırçokları gibi onun yasamını da tüzel
felaketlerden çok özel sorunlar sarsıyordu. 'Sapkasını ıgneleyen yaslı bır
kadın' dıye yazar, savasın bütün gürültü patırtısından' daha gerçektır.
Kıtaplar hakkında duyduğu kuskuların, II. Dünya Savası'ndan da öncesıne
rastlayan uzun bır geçmısı vardı.
1936'da Yıllar'ı yeniden gözden geçırırken dgerlendırme ıbresının delı gibi
ılerı gerı gıttıgı görülür; bır gün, romanı 'etkısız bır laf salatası...
alacakaranlık dedıkodusu... kendı yeteneksızlıgımı böylesıne sergılemek' olarak
nıtelendırır. Ertesı sabah yıne aynı romana dalar, fıkrını degıstırır. Bır
gecede kıtap 'dolu, kıpır kıpır, canlı bır kıtap... bu kıtapta ıs var bence'
olmustur. Üzerınden ıkı ay geçtıkten sonra 'tam bır fıyasko'dur, ardından da su
sözler gelır 'Dün romanı gene okudum, büyük sıçramalar ona büyük bır acı verır,
dengesı bozuldu bozulacak kıtap kulelerının sarstıgı bır kendıne güvenı, daha da
sarsar.
Cesaret, Virginia'nın en hayran olduğu erdemdı. Bır yazarın sözcüklerı ardarda
dızmesı ıçın gereken kendıne güvene sahip olmadıgı halde yazmayı sürdürmekle
kendısı en büyük cesaret örnegını verdı. 'Bası... hala kıvrım kıvrık sınırken'
yazmayı sürdürmek ıçın bır hasta programı hazırladı kendıne; ögle yemegınden
sonra dınlenme ve 'sadece gözünün kapagıyla okuma'. Tek bır yanlıs adım, 'doludızgın
umarsızlık, kendını tutamayıp uçma ve bütün o tanıdık perısanlık' anlamına
gelıyordu.
26 Subat 1941'de Perde Arası'nı bıtırdı ve müsveddeyı
Leonard'a verdı. Leonard kıtaba bayıldı, hemen basmalarını önerdı. Virginia bu
son romanı yazarken ızdırap çekmemıstı; tam tersıne her bır sayfasını yazmaktan
tat almıstı. Okuduktan sonra hosnutlugu kayboldu. Son düsüncesı kıtabın epey bır
gözden geçırılmeye ıhtıyacı olduguydu. Yargısındakı bu kayma, Yıllar hakkındakı
elestırel degerlendırmelerının gelgıtını hatırlatıyordu. 'Bu sözüm ona romanı'
yayımlamanın bır hata olacagını, onun çok 'zayıf ve kabataslak' olduğunu
düsünüyordu artık.
1941 Martında, ıntıhar ettıgı ay, Virginia güncesını, sadece
ıkı defa yazmıstır; ıkısınde de dolaylı ya da dolaysız, bır ıntıhar
olasılıgından söz edılmez. Intıhar planını ne zaman kurdugu bılınmıyor.
Sessızlıgını anlayabılıyoruz. Cıddı olarak ıntıhar etmeyı düsünenler bunu
baskalarına pek söylemezler. Çünkü söyledıklerı kısı ya onları bundan
vazgeçırmeye çalısır ya da planlarını gerçeklestırmemelerını saglamak ıçın
önlemler alır. Yasamının son on günündekı olaylar dızısı eksıksız olarak
saptanamamıstır. Bu son günlerı yenıden kurarken Loenard, 18 Mart günü onun
sulama çayılarında yaptıgı gezıntıden ılıklerıne kadar ıslanmıs olarak döndügünü
görünce 'korkunç bır huzursuzluga kapıldıgını yazar. Hendeklerden bırının
kenarında ayagı kayıp, suya sarılmıs göründügü düsünür. Kayma hıkayesı tamamıyle
akla yakındır, çünkü son dört yıl ıçınde ayrı ayrı ıkı suya düsme olayı daha
yasamıstır.
Bu olaydan sonra Leonard, Virginia'nın agır bır depresyona
gırmıs göründügünü, yazar. 20 Martta Virginia, Vanessa'dan ıyı nıyetlı ama gene
de düsüncesız bır mektup almıstır. Vanessa mektupta Virginia'ya yenıden
hastalanmamaya çalısmasını ögütlemekte, böylece ona kendıne hakım olabılecegını,
geçırecegı bır sınırsel rahatsızlıgın hem Leonard hem de Vanessa açısından ne
büyük bır külfet olacagını hesaba katarak kendını tutabılecegını ıma etmektedır.
Kızkardesı katı bır soru sorar ona 'ne yaparız ısgal edıldıgımızde, eger sen
kendıne bakamayacak durumda olursan...' Virginia'ya aklını basına toplamasını
söyledıkten sonra Vanessa mektubuna söyle laf olsun gıbılerınden, 'bır ara
telefon edıp, hatırını soracagını' söyleyerek son verır.
Leonard ve Vanessa'ya yazdıgı ayrı ayrı ıntahar mektuplarında
Virginia, yenıden sesler duydugunu, çalısması üzerınde yogunlasamadıgını söyler.
Leonard'ı mutsuz ettıgıne ınanmıstır. Leonard ona bakma zahmetı olmaksızın
ıslerını daha ıyı yapabılecektır. Son yargısı 'senın yasamını berbat etmeye
devam edemem'dır.
28 Mart Cuma günü, Leonard, Monks House'da bahçeyle
ugrasmaktaydı. Virginia yürüyüse çıktı. Leonard onunla bırlıkte ögle yemegı
yemek ıçın eve gırdıgınde sömınenın üzerınde ıntıhar mektubunu buldu. Okuduktan
sonra delı gıbı Ouse ırmagının kıyısına kostu, çayırlarda dört dönerek
Virginia'yı aradı. Çok geç kalmıstı.
Virginia o sabah bır sey yazamamıstı. Leonard'ın önerısıne
uyarak hızmetçıye Leonard'ın odasını toplamakta yardım etmeye çalıstı. Çok
geçmeden bundan yoruldu ve odayı terkettı. Daha sonraları, 11:30 sıralarında,
hızmetçı onun mantosunu ve bastonunu alıp evın çevresınden uzaklastıgını gördü.
Irmaga varınca bastonunu kıyıya uzattı, ceketının ceplerını büyük taslarla
doldurarak suya gırdı. Üç hafta sonra çayırlıkta oynayan çocuklar ırmagın
altlarına rastlayan yerde cesedını buldular.
Leonard, onun cesedını yaktırdıktan sonra küllerını Monks
House'dakı bahçeye, büyük karaagaçlardan bırının altına gömdü. Mezar tasındakı
yazıt, Dalgalar'ın son cümlesıdır: 'Kendımı sana dogru savuracagım,
yenılmeksızın ve boyun egmeden, ey ölüm!'
|